Logo

Sağlıklı bir gelecek için çözüm ortağınız.


Icon

Telefon

05438984868

Icon

Lokasyon

Beştepe Mah. 31. Sk. No: 2A Çakıroğlu Beştepe Daire No:83 Yenimahalle/ ANKARA


Obsesif-Kompulsif Bozukluk

obsesif-kompulsif-bozukluk

 

Obsesif-Kompulsif Bozukluk;

DSM-V tanı kriterleri incelendiğinde

A. Obsesyon veya kompulsiyonların ya da ikisininde var olduğu;

Takıntılar (obsesyonlar) (1) ve (2) ile belirlenir:

1. Herhangi bir zamanda istemeden gelen, kişilerde kaygıya yol açan, yinelenen ve sürekli olan düşünceler.

2. Kişinin istenmeyen düşünceleri aldırmaması ya da baskılamaya çalışması ya da bir zorlantı (kompulsif) olarak yerine getirmeye çalışmak için çaba sarf etmesi. Zorlantılar (kompulsiyonlar) (1) ve (2) ile belirlenir:

Kişinin obsesyonlarına bağlı olarak katı şekilde yapılması gerekeni yapmaya zorlanmış gibi hissetmesine sebep olan yinelemeli davranışlarda bulunur. (el yıkama, sayı sayma, sözcükleri yineleme vb.).

Kişinin davranışlarına bağlı olarak ortaya çıkan yaşanan kaygıdan korunma amacıyla yapılır. Bu davranışlar korunulacağı düşünülen durumla gerçekçi olarak bağlantılı değildir aşırıdır.

Not: Küçük çocuklar davranışlarının amacını sözel olarak ifade edemeyebilirler.

3.Obsesyonlar ve kompulsiyonlar kişinin zamanını alır ve kişinin işlevselliğinin düşmesine sebep olur.

4.Obsesyon ve kompulsiyonlar bir madde kullanımı veya başka sağlık durumuna bağlanamaz.

5.Bu bozukluğa sahip kişiler başka ruhsal bozukluk belirtileriyle açıklanamaz.

- İç görüsü iyi ya da oldukça iyi: Kişi obsesyon ve kompulsiyonlarının yanlış olduğunun, gerçek olmadığının bilincindedir.

- İç görüsü kötü: Kişi obsesif-kompulsif bozukluk inanışlarının gerçek olduğunu düşünür.

- İç görüsü yok/sanrısal inanışlar: Kişi obsesif kompulsif bozukluk inanışlarına kesin olarak inanır.

Nörokimyasal ve genetik etkenlerin obsesif kompulsif bozukluğun ortaya çıkmasında önemli rolü vardır. OKB pek çok hastalıkla birlikte görülebilir. %46 fobi, majör depresyon %31, panik %13, şizofreni %12, şizofreniform bozukluklar %1.3 gibi hastalıklarla komorbid olarak görülmektedir.

Obsesif Kompulsif bozukluk belirtileri genelde 15 yaş civarında başlar. Daha öncesinde de belirtiler gösterebilir. Yetişkinlerde OKB sıklığı kadın ve erkek eşit olsada çocuklarda ise erkeklerde daha fazla olduğu gözlemlenmektedir. OKB puberte öncesinde başlayabilir ve tik bozukluklarıyla birlikte görülebilir 

Ergenler ve çocuklarda OKB’nin gelişimsel olarak değerlendirilmesi gerekir. OKB çocuk ve ergenlerde yaşam boyu olarak yaygınlığı %0,5-1 arasında olmakla birlikte genetik faktörler ve aileye ait davranışsal faktörlerin etkili olduğu gözlemlenmiştir . OKB’nin yetişkinlerde yaşam boyu görülme sıklığı ise %1,1-3.3 aralığında olup kişide işlev kaybına yol açan bozukluktur. OKB’nin sosyoekonomik düzeyi, din, ırk gibi etkenler arasında bir ilişki olmadığı ancak boşanmış kişilerde, işsizlerde daha fazla görüldüğü gözlemlenmiştir. En sık görülen belirtiler ise bulaşma endişeleri, el yıkama davranışları, kaçınma ve kontrol kompülsüyonu olarak bilinmektedir. Aile ve kendisiyle ilgili güvenliğe dair düşünceler de sık olarak görülmektedir.

Obsesif-Kompulsif Bozukluk için Bilişsel Davranışçı Terapi:

Bilişsel terapide yapılan yüzleştirme, tepkiyi önleme OKB için etkili olan yöntemlerdir. Kişi maruz bırakma yöntemi ile endişe duyduğu şeyle karşı karşıya bırakılır. Bu durumda kişinin ritüellerini engellemesi gerekir. Kişiye terapist eşliğinde ev ödevi verilebilir. Kişide onu endişelendiren davranışları listelemesi istenebilir. İlaçla birlikte bu yöntemi kullanmak daha etkili olabilir. BDT takıntı ve zorlantılarla kişiye ve kişinin ailesine başa çıkma yolunu öğreten bir yöntemdir. OKB si bulunan kişilerin yaşadıkları kaygıyı azaltmak için kaçınma ya da zorlantı türünde davranışları ortaya çıkar bu durumda anksiyetenin gerçekçi olmayan bir şekilde azalmasına sebep olur. Yapılan ritüeller ya da kaçınma yoluyla endişeyi azaltmaya çalışmak kişinin ritüelinde süreklilik kazanmasına sebep olurlar. BDT ise kişinin kaçındığı ya da yapmasına engel olamadığı ritüelleriyle yüzleşmesi böylece davranışta sönmenin meydana gelmesi beklenir. Yüzleştirme ile kişinin anksiyetesi azalana kadar kaygıyı yaşaması gerektiği vurgulanır. Çocuklar için bu durum zorlayıcı olabilir ancak etkili bir yöntemdir.